Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

29 Ağustos 2011 Pazartesi

4# Yarın Bayram.

of ya. yarın yolculuk var bize. sabaha karşı 5de falan yola çıkacağız. ne de olsa yol uzun oldukça. kayseriye gidiyoruz. babannemin yanına. özledim aslında ama. ilk günlerde güzel gelen akraba ziyaretleri günler geçtikçe sıkıcı olmaya başlıyor. bunda herkesin hemfikir olacağına eminim.

bugün tıraş oldum. baya bildiğin subay tıraşı hatta. ne kadar güzel saçlarım vardı diyorum her kestirdiğimde. ama bayram içinde iyi oldu. sakallarımı bile tertemiz yaptım. akrabalarıma daha temiz görünücem diye. yazıktır. keşke herkes kendini nasıl güzel/yakışıklı hissediyosa istediklerini ona göre yapsa.. ama büyüklerimiz böyle olmayabiliyor bazen işte. neyse gereksiz ayrıntılara gerek yok.

bir de aklıma şu geldi. resmi koymak istedim anlayacaksınızdır zaten :)

25 Ağustos 2011 Perşembe

3# Memleket Sevdalıları ft. Mesut Hıyarı

Çalıştığım işte son günlerimdi. Sorun olsun istemiyorum ama gerçekten şu an gereksiz diyebileceğim biri vardı. İsim göründüğü üzre Mesut. Olayı anlatıyorum hemen.

Her zamanki gibi saat 12-12.15 gibi Memleket Sevdalıları Derneğine gittim. Öğlen. Servisler yapılıyor yine sıradan bir gün yani. Mesut'un ekip geldi. (Bu arada Mesut dediğime bakmayın, 2 çocuk babasıdır.) Okey masasına oturdular yine. 1 oyun bitti, hesap ödendi. 2 oyun bitti hesap ödendi. Bu arada sürekli çalışıyoruz çay götür, soda götür, yaz tabağı yap. Sakin sakin yine hizmet ediyoruz. Mesut bağırdı yanına çağırdı. 'Ömeeer buraya gel hemen.' Koştum gittim sakin sakin. Bize çay getir dedi. Karşısındaki bi abi ben de çay istiyorum dedi. Tamam dedim. Abi devam etti 'Bak ben insan gibi davranıyorum' dedi. Mesut hıyarı da 'Ben hayvan gibi davranıyorum var mı?' dedi. Benim şalterler attı. Arkamı dönüp gittim. Ne istiyorlarsa getirdim. Yerime oturdum. 5 dakika sonra, Mesut yine bağırdı. 'Ömer su getir' diye. Ben de zaten önceden düşünmüştüm hazırlamıştım kendimi. O lafı yanına bırakmam ya erkeğim ya ben. Neyse. Gittim aynen şöyle dedim. 'Eğer hayvan gibi davranıcaksan kusura bakmayın ama ben size hizmet edemem. İstediğinizi Ardadan istersiniz bundan sonra dedim.' Biraz sert olmuş sanki de böyle olmuştu sanırım. Herkes bana bir garip baktı kimse hiç bir şey anlamadı. Halbuki 5 dakika önceki mevzuyu herkes duymuştu. Bana hayvan gibi davranacağını söylemişti. Ama sonunda yine haklı o oldu çünkü ben benden 'yaşça büyük' ama 'insanlığından nasibini alamamış' birisine bağırdım.

Masada en yakın arkadaşımın babası ve dayısı da vardı. O an bu aklımdan çıktığı için sadece üzüldüm ama ben. O masada onlar varken bunları söylemem yakışık almadı. Keşke beni daha iyi tanıyor olsalardı da bu yaptığımın onlara saygısızlık olduğunu zannetmeselerdi. Bütün gün kendimi kötü hissettim bu yüzden ne yapacağımı bilemedim. Arda'nın (en yakın arkadaşım o oluyor bu arada bi karışıklık olmasın) babasıyla konuştum umarım affetmiştir beni. Böyle bir gün geçti gitti işte. Yine gereksiz olaylar, yine gereksiz insanlar, yine gereksiz bir hayat. Ama öyle dediğime bakıp da kanmayın hayat her şeye rağmen yaşamaya değer.

16 Ağustos 2011 Salı

2# İş Hayatı Acımasız

İş hayatı acımasız falan değil. Başlığa bakıp yanılmayın hiç bir sıkıntım yok şuan. Sadece ilk 2 gün bacaklarım biraz ağrıdı. Yarın 4. günüm olucak artık. Alıştım.. Ve çalışırken aynı zamanda eğleniyoruz da.. En sevdiğim arkadaşlarımla beraberim burada. Arda Yüzbaşıoğlu ve Yağmur Büyükuysal ile.. 2 hafta çalışmayı planlıyorum şuan ama zaman ne gösterir bilinmez.. Ehliyet kursuna yazılmayı düşünüyorum Ekimde. İçinde bi tuzum olsun istiyorum çorbada sadece. Hayatta bir çok şey gereksiz olsa da. Ailem söz konusu olunca elimden geleni yapmak istiyorum.. Benim için en gerekli insanlar onlar.



Benim daha önce böyle tecrübem pek olmamıştı. Uludağ'da bir yerde çalıştım daha önce. O da 2 gün. 5 tane falan patron vardı. Hepsi de köpekmişcesine davranıyorlardı. Ve karakterlerini de beğenmediğim için. Ben devam edemem diye bırakmıştım. Eğer bırakmasam işte o zaman belki anlardım iş hayatının acımasız olduğunu.. Ama yapamadım, şuan pişman değilim..

10 Ağustos 2011 Çarşamba

1# Merhaba 'Gereksiz' Yere Bunu Okuyacak Olan Arkadaşlar

İlk göndermem olucak bu benim Blogger'da. Öncelikle herkese merhaba. İlk yazımda sizleri sıkmak istemiyorum. Okumadan kaçmanızı istemem. Sıkıcı bir konuyla başlamayacağım o yüzden. Gençlere -yani bizlere- yakın bir konu seçmeye çalıştım. Sanal ortam dedikleri sosyal paylaşım siteleri. Bunlardan en az birini kullanmayan yoktur diye düşünüyorum. Yanılmak güzel şeydir. Ama bunu okuyorsanız siz o kişi değilsiniz.

Ben hem facebook, hem twitter, hem de tumblr kullanıyorum. Artık blogger da kullanmaya başladım denebilir. Bunların kötü şeyler olduklarını düşünmüyorum tabii ki. Ve kullanılmamaları gerektiğini de. Ama şuna karşıyım artık. İnsanlar bir bilgisayarın başına geçtiklerinde sadece facebook'a bakmaya başladılar. ya da sadece twitter'a. bence bu son derece yanlış. Ben bilgisayar açıldığında güncel hayatla ilgili de bir kaç araştırma yapılmasından yanayım. Gelecek hakkında bir kaç şey düşünmekten yanayım. Anı yaşamak güzeldir ama sadece bu yetmez. Biraz mantıklı düşününce insan aklı buna katılıyor deneyin. Düşünün.

Neyse düşünmeyin. Gereksiz.